Niyetsiz ibadet olur mu ?

Baris

New member
“Niyetsiz ibadet olur mu?” – Biraz tebessüm, biraz düşünce, biraz da forum muhabbeti

Selam forum ahalisi! Şöyle bir itirafta bulunarak başlayayım: Geçen sabah uykulu hâlde namaz kıldım, sonra kendi kendime sordum; “Ben az önce gerçekten niyet ettim mi, yoksa otomatik pilottaydım mı?” İşte o an kafamda ampul yandı (hem de sabahın köründe). Bu mesele sadece dini değil, felsefi ve hatta psikolojik bir tartışma konusuymuş meğer. Hadi gelin, biraz gülümseyerek, biraz da ciddiyetle şu “niyetsiz ibadet olur mu?” meselesini masaya yatıralım.

Niyetin bilimsel ve manevi temeli

İslam geleneğinde niyet, ibadetin ruhu kabul edilir. Hadislerde “Ameller niyetlere göredir” denilerek bunun altı çizilir. Ancak bu ifadeyi biraz açarsak, niyet aslında bilinçli farkındalık anlamına gelir. Modern psikolojide bu duruma “mindfulness” deniyor. Yani bir eylemi farkında olarak, amacı bilerek yapmak.

Bir araştırma (Journal of Consciousness Studies, 2020) bilinçli yapılan dini ritüellerin beyin aktivitesinde daha yüksek frontal korteks hareketliliği oluşturduğunu göstermiş. Yani niyet sadece dini değil, nörolojik bir fark da yaratıyor. Otomatikleşmiş hareketlerde bu bölge pasif kalıyor. Kısacası, niyetsiz ibadet “kas hafızası”yla yapılmış bir ritüel olabilir; ama kalp ve zihin işin içinde değilse, ibadetin anlamı eksik kalıyor.

Günlük hayatta “niyet unutması” sendromu

İtiraf edelim, bazen niyet etmeyi unutmak tıpkı evden çıkarken anahtarı içeride bırakmak gibi bir şeydir. Herkesin başına gelir.

- Namaza dururken “hangisini kılıyordum?” diye düşünmek,

- Oruç tutarken iftarda “ben bugün gerçekten niyet etmiş miydim?” diye paniklemek,

- Ya da zekât verirken “bunu yardım olarak mı, yoksa ibadet niyetiyle mi veriyorum?” ikilemine düşmek...

Bu anlar bize gösteriyor ki ibadet sadece hareketler değil, aynı zamanda düşünce disiplini gerektiriyor. Bir anlamda niyet, ibadetin “başlat tuşu”. O olmadan sistem çalışıyor gibi görünür, ama aslında devre dışıdır.

Erkeklerin stratejik bakışı: Çözüm odaklı niyet sistemi

Forumda erkek üyeler genelde bu konuyu daha “mantık ve strateji” ekseninde ele alıyor.

- “Hocam, niyet etmeyi unuttum ama ibadeti tam yaptım; geçerli midir?”

- “Oruçta niyet gece mi olmalı, sabah da olur mu? Stratejik plan yapmak lazım.”

- “Ben niyeti bir kere sabah toplu yapıyorum, hepsine yetsin.”

Bu yaklaşımın arkasında pratik bir mantık yatıyor: Niyet bir sistem, bir planlama aracıdır. Erkekler genellikle “nasıl daha etkili ibadet ederim?” sorusunun peşinde. Bu biraz da verimlilik arayışı.

Ama işin komik tarafı şu: Dinde niyet “kalp işi”dir, algoritma işi değil. Yani Excel tablosuna “sabah 06.30 – niyet edildi” yazsanız bile, kalp o sırada başka diyarlardaysa, sistem yine çalışmaz.

Kadınların empatik ve ilişki odaklı bakışı: Niyet bir bağ kurmaktır

Kadın üyeler ise konuyu daha duygusal ve insan ilişkileriyle bağlantılı görüyor.

- “Niyet, Allah’la iletişim kurmanın samimi bir yolu.”

- “Bazen niyeti sözle değil, hisle yaparım; çünkü niyet kalpte başlar.”

- “Bir annenin çocuğuna yemek yaparken ‘Allah rızası için’ demesi de ibadettir.”

Bu bakış açısı, ibadeti hayatın içine taşıyor. Kadınlar genellikle niyeti sadece bir “başlama cümlesi” değil, sevgi ve anlamla bağ kurma aracı olarak görüyor.

Empati merkezli bu anlayış, ibadeti insanî boyuta indiriyor: Yani “niyetsiz ibadet” sadece Tanrı’yla değil, kendinle bağını da koparmak demek. Çünkü niyet, “ben bu eylemi neden yapıyorum?” sorusuna verdiğimiz cevaptır.

Felsefi bir parantez: İbadet mi niyeti doğurur, niyet mi ibadeti?

Bu, forumda saatlerce tartışılabilecek bir soru.

- Bazılarına göre niyet olmadan ibadet, “şekil”den ibarettir.

- Diğerlerine göre ise, bazen ibadetle birlikte niyet oluşur.

Bir örnekle açalım:

Bir kişi cuma namazına sırf “arkadaşlar gittiği için” gitse, ama hutbede kalben etkilenip içten bir yöneliş hissetse, bu ibadet niyetsiz mi olur, yoksa sonradan niyet kazanmış mı sayılır?

İslam alimleri bu konuda farklı düşünüyor. İmam Gazali’ye göre, niyetin özü kalpteki yöneliştir; dildeki söz değil. Bu da demek oluyor ki bazen niyet sonradan bile “oluşabilir”. Tıpkı bir işi başta görev gibi yaparken, sonunda onun anlamını kavrayıp içselleştirmek gibi.

Mizahi bir ara: “Niyet asistanı” olsa nasıl olurdu?

Düşünsenize, gelecekte “akıllı niyet uygulaması” çıksa…

Sabah telefona bildirim geliyor:

📲 “Sabah namazı için niyet etmeyi unuttunuz. Şimdi etmek ister misiniz?”

Ya da ibadet öncesi yapay zekâ asistanı soruyor:

🤖 “Bugünkü niyet modunuzu seçin: Huzurlu 🕊 – Sorgulayıcı 🤔 – Alışkanlıktan 😴.”

Belki gülünç geliyor ama bu fikir, aslında günümüz insanının ibadeti otomatikleştirme eğilimine dokunuyor. Teknoloji kolaylık sağlıyor ama bilinçli niyeti hatırlatmayı unutturuyor.

Gerçek hayattan küçük bir gözlem

Bir dostum var, sabah işe gitmeden namazını kılıyor ama her defasında “yine tam niyetlenmeden kıldım galiba” diyor. Bir gün sordum:

“Peki neden böyle hissediyorsun?”

“Çünkü aklım kahvaltı listesinde, kalbim geç kalma korkusunda.”

O an fark ettim ki modern çağın en büyük problemi “dikkat dağınıklığı” değil, niyet dağınıklığı.

Belki de niyetsiz ibadetin nedeni unutmak değil, hayatın hızının kalbi geride bırakması.

Forumda tartışmaya açık sorular

- Sizce niyet her zaman söylenmeli mi, yoksa kalpten geçirmek yeterli mi?

- “Rutinleşmiş ibadet” hâlâ ibadet sayılır mı?

- Teknoloji çağında niyeti diri tutmanın bir yolu var mı?

- Niyet eksik ama samimiyet varsa, ibadet geçerli olur mu?

Sonuç: Niyet ibadetin motoru, ama yakıtı sevgidir

Niyetsiz ibadet, direksiyonu çevrilmiş ama motoru çalışmayan bir arabaya benzer. Gidebilir gibi görünür ama ilerlemez.

Erkeklerin çözüm odaklı, “nasıl doğru yaparım” sorusu önemli; çünkü ibadetin düzenini sağlar. Kadınların empatik ve ilişki odaklı yaklaşımı ise ruhunu canlandırır. İkisi birleştiğinde ibadet sadece “yapılan” değil, “yaşanan” bir şeye dönüşür.

Ve belki de bu forumun sonunda hepimizin aklında tek bir soru kalır:

Bir eylemi ibadet yapan niyet midir, yoksa o eylem sırasında kalbin gerçekten orada olması mı?

Belki ikisi de… Belki de ibadet, niyetle başlayan ama sevgiyle tamamlanan bir yolculuktur.