Özdemir Asaf Nerede Öldü ?

Onur

New member
Özdemir Asaf Nerede Öldü? Ama Asıl Soru: Kalemini Nereye Gömdük Biz?

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün biraz edebiyat, biraz mizah, biraz da “Türkçe’yi aşkla sevenlerin köşesi” havasında bir konuya dalıyoruz. Malum, hepimiz bir noktada Özdemir Asaf’ın bir cümlesine tutulmuşuzdur. “Yalnızlık paylaşılmaz,” dediğinde birimiz eski sevgilisini hatırladı, birimiz ise WhatsApp’taki “çevrimiçi” kişiyi izledi.

Ama işte bugün mesele farklı: Özdemir Asaf nerede öldü?

Fakat siz beni tanırsınız, bu başlık sadece bilgi için değil, biraz da birlikte gülmek, biraz da o zarif adamın gölgesinde hafifçe “forumca duygulanmak” için açıldı.

---

Erkeklerin Analitik Yaklaşımı: “Koordinat Ver, Hemen Bulurum!”

Forumun erkek tayfası olaya anında stratejik bir tavırla girdi.

Birisi yazmış:

> “Abi net bilgi vereyim, Özdemir Asaf 28 Ocak 1981’de İstanbul’da öldü. Kaynak: ben.”

Bir diğeri hemen alıntılamış:

> “Kardeşim kaynak: ben olmaz, harita, belge, tanık lazım. Belki Ankara’dadır.”

Sonra klasik erkek forum refleksi devreye girdi:

“Ben şimdi Google Earth’ten bakıyorum, belki mezarının çevresinde bir tabela vardır.”

Yani adamlar konuyu “şairin ölüm yeri”nden çıkarmış, jeopolitik analiz seviyesine taşımış durumda.

Bir başkası yazmış:

> “Abi bu konuda bence kesin bilgiye ulaşamayız, devlet arşivleri lazım.”

Yahu kardeşim, Özdemir Asaf casus değil, şair! Ama olsun, erkeklerin çözüm odaklılığına laf yok. Onlar için mesele net:

Bilgi eksikse çözüm üret.

Harita mı yok? Tahmin et.

Tanık mı kalmamış? Uydur ama mantıklı uydur.

Şiirsel ölüm bile olsa, analiz etmeden bırakma!

---

Kadınların Duygusal Yaklaşımı: “O Ölmedi, Sadece Virgül Koydu…”

Kadın forumdaşlarımız ise bambaşka bir dünyada.

Birisi yazmış:

> “Özdemir Asaf ölmedi ki, hâlâ cümlelerimizde yaşıyor.”

Diğeri hemen cevap vermiş:

> “Ben bazen onun dizelerini okurken, sanki o hâlâ nefes alıyor gibi hissediyorum.”

Ve sonra klasik kadın forum enerjisi yayılmış:

“Bence Özdemir Asaf şu anda başka bir boyutta şiir yazıyordur.”

“Evet ya, yıldızlar belki onun yeni kâğıtlarıdır.”

Erkekler bu sırada GPS verisi ararken, kadınlar galaksiler arası romantizmle şairi yeniden diriltmiş durumda.

Aradaki fark şu kadar net:

Erkekler “nerede öldü” derken lokasyon düşünüyor,

Kadınlar “nasıl yaşadı”yı hissediyor.

Ve ikisi birleşince ortaya çıkıyor:

duygusal koordinat sistemi.

Enlem: İstanbul,

Boylam: Kalp.

---

Forumun Şiirsel Dedektifleri: “Bulutların Altında Şiir Var!”

Bir forumdaş şöyle yazmıştı geçenlerde:

> “Ben eminim ki Özdemir Asaf ölürken bile kelimeleri sıralı bırakmıştır. O kadar düzenli adamdı.”

Sonra biri hemen atladı:

> “Evet abi, adam noktalama işaretini bile anlamlı koyuyordu. Kesin ölmeden önce virgül koymuştur.”

Ardından başka biri:

> “O yüzden ölümünden sonra bile devam ediyor cümleleri…”

Ve forum bir anda “şiir çözümleme atölyesi”ne dönüştü.

Artık herkes kelime avcısı, metafor takipçisi, anlam detektifi.

Birisi demiş:

> “Belki de o aslında ölmedi, sadece bir dizede kayboldu.”

> Bir başkası:

> “O dizenin içinde hâlâ dolaşıyor olabilir.”

Kardeşim, GPS işe yaramaz burada.

Çünkü bu noktada şairin nerede öldüğü değil, bizim nerede yaşadığımız önemli hale geliyor.

Şiir mi yaşıyor, yoksa biz mi şiirin içinde sıkıştık, belli değil.

---

Erkek Kadın Diyaloğu: “Yani Mezarlıkta mı, Metaforda mı?”

Bir forum diyaloğu var ki efsaneleşti:

> Erkek: “Yani tam olarak nerede öldü? Şehir, hastane, sokak bilgisi lazım.”

> Kadın: “Kalbimizin bir köşesinde öldü.”

> Erkek: “O sokak hangi semtte?”

İşte özet budur.

Erkekler için “ölüm” bir veri,

Kadınlar için “ölüm” bir duygudur.

Bir kadın yazmış:

> “Özdemir Asaf ölmedi, sadece sevdiği kadına bir şiir daha yazmaya gitti.”

Erkek cevap vermiş:

> “O zaman nereye gittiğini yazsa da biz de şiiri bulsak.”

Bir diğeri eklemiş:

> “Abi, kadın metafor yapıyor, sen rota çiziyorsun.”

Yani forum, bir noktada hem “romantik savaş alanı”na hem “mantık laboratuvarı”na dönüşüyor.

Ama itiraf edelim, bu karışım tam Özdemir Asaf’lık bir sahne.

Çünkü onun dizeleri de hep o ince çizgideydi:

Mantığın bittiği yerde kalp başlardı.

---

Modern Forum Yorumları: “Ölümünü TikTok’ta Görsem de İnanmam.”

Yeni nesil forumdaşlar olaya daha teknolojik yaklaşıyor tabii.

Birisi yazmış:

> “Ben emin değilim, Google’a yazdım ama Wikipedia bile duygusal davranmış, net tarih vermemiş.”

Bir başkası:

> “Abi ben ChatGPT’ye sordum, o da şiir yazdı, hâlâ kesin bilgi yok.”

Ve ardından klasik yorum:

> “Ölümünü bilmektense, hangi kahveyi içtiğini bilmek isterdim.”

Forum bir anda “Şairin kahve markası” tartışmasına dönüyor.

Bir taraf “Kesin Türk kahvesi” diyor, diğer taraf “Bence filtre kahveyle noktalama işareti düzenliyordu.”

Ardından bir kullanıcı yazıyor:

> “O, hayatı espresso gibi yaşadı; kısa, yoğun, etkili.”

Yani evet, şairi ararken hepimiz biraz kahveye, biraz melankoliye, biraz da birbirimize karışıyoruz.

---

Forum Soruları: Sizce Şairler Gerçekten Ölür mü?

1. Sizce Özdemir Asaf gerçekten öldü mü, yoksa sadece dizesini uzattı mı?

2. Erkeklerin “adres odaklılığı” ile kadınların “duygu odaklılığı” birleşirse ortaya nasıl bir mezar taşı çıkar?

3. “Ölüm” bir bitiş mi, yoksa yeni bir şiirin başlığı mı?

4. Sizce o şu anda nerede yazıyor olabilir? Bulutların üstünde, yoksa birinin defterinde?

---

Sonuç: Ölüm Bir Nokta Değil, Virgülmüş Meğer

Özdemir Asaf gerçekten İstanbul’da öldü, evet.

Ama aslında ölmedi. Çünkü hepimizin bir yerinde hâlâ o zarif, sükûnetli sesi yankılanıyor:

> “Yaşam öyle bir şeydir ki, ölüm bile utanır bazen.”

Belki onun bedeni İstanbul toprağında,

ama ruhu hâlâ satır aralarında dolaşıyor.

O yüzden forumdaşlar, “nerede öldü”yü değil,

“biz onun hangi dizelerinde yaşamaya devam ediyoruz”u konuşalım.

Çünkü bazen biri ölmez,

sadece cümleyi biraz daha uzun yazar.